16 Ağustos 2012 Perşembe

Çeşme'de Denize Girmek...


Çeşmede ne yapılır sorusunun cevabı benim için tek: Surf yapılır. Ama bunun dışında yarımadada çok güzel koylar, beach clublar, restaurantlar, gece gidilecek barlar mevcut. Öncelikle bölge bölge denize girilecek yerler – Restaurant bar yazısı başka bir bölümde.

Ilıca: Suyu sıcak ve deniz sığ. Çeşme’nin Pırlanta plajı gibi gibi oldukça uzun kumsallarından. Hakikaten çok güzel. Daha çok halk plajı. Haftasonları çok kalabalık. Su da oldukça sığ, yüzmek için uzun bir süre yürümeniz gerekiyor. Ama haftaiçi bir akşamüstü 7-8 gibi denk gelirseniz, güneş batarken, keyfine doyum olmaz. Uzun yürüyüşler için de ideal.

Boyalık: Suyu sıcak deniz sığ. Ilıca’nın Çeşme’ye doğru devamı olan bölge. Altınyunus, Radisson, Ilıca Hotel bu koyda. Daha çok da yazlıklar mevcut. Sahil dar ama uzun bir şerit. Sevmediğimiz o kocaman  7800 Hotel de bu koyda. Sanırım bir beach’i de var.  Gitmedim-tarzım değil. Anlamsız pahalı ve zengin İstanbullu’ların istila ettiği yerleri sevmiyoruz malum.


Alaçatı: Buraya biraz fazla alan ayırmam gerekiyor. En sevdiğimiz yer burası. Suyu soğuk ve deniz görece derin.
·         Surf Alanı: Surf alanı son dönemde yeniden yapılandırılıyor. Çark plajı ile Surf alanı arasına taşlar döşeniyor. Inşallah bir gün bitecek ve biz de göreceğiz. Surf alanında altıya yakın surf okulu var sanırım. Sahilde güneşlenmek için pek çok şezlong vs mevcut. Koyun solunda “Bu bi beach” ve “Supper Club” gibi yerler mevcut. Karşıda ise “Orsa” var. Koyun karşısında. Gene surfçülerin sıklıkla tercih ettiği kamp alanı da olan bir mekan. Burası da güzel ve daha az kalabalık. Biz her zamanki gibi ana surf alanında Active’in şezlonglarını ve ağaç altını tercih ediyoruz. Malum 7-8 saat kalınca, gölge arıyor insan. Bana soracak olursanız Çeşme’nin en keyifli yeri burası.
·         Çark Plajı: Burası surf alanının hemen yanında. Eski Babylon’un olduğu plaj. Ondan önce ise sadece Süzer otelin olduğu, sazlıklardan sonra kumsalın başladığı, kimsenin uğramadığı bir yerdi. Sahilde sabaha kadar rahat rahat otururdunuz. Şimdilerde yarısı halk plajı geri kalanı Alaçatı Beach Resort otelin plajı bir kısmı da başka bir özel plaj oldu. Çok üst üste. Babylon varken daha elit bir görüntüsü vardı. Şimdi herkes dipdibe maalesef. Deniz ise muazzam berraklıkta. Alaçatı’nın denizi en Çeşme’nin en güzellerinden. Aslında Çeşme’nin denizi genel olarak muhteşem. Buradan hareketle rakı masası muhabbetine dönen “esasen Ege çok güzel…” diye devam eden cümleler kurmayacağım.  Lakin gerçek bu.
·         Solto Beach: Solto Oteli’nin plajı. Hemen Çark Plajından sonraki koy. Burası da diğer beach clublara gore sakin-tercih edilebilir. İlla bir beach’e gidiceksem buraya gelirim. Gerçi gizli koyları denize girme açısından daha tatmin edici buluyorum. Çeşme’de hala gizli koylar var.  Ama paylaşamayacağım-pek bonkör değilim bu konuda. Yollar da toprak, inişi zor vs pek çokları beğenmez de. Solto’ya geri dönecek olursak, deniz güzel restaurant mevcut vs havuz da var. İsteyen otelin Spa’sını da kullanıyor. Tavsiye ederim. En büyük avantajı görece sakin olması.
·         Eski SeaSide: Burası Çeşme’nin en güzellerindendi. Yılların Seaside’ı.  Şimdi Boubu oldu. Alaçatı’da yol bitene kadar devam edersiniz ve burada sonlanırdı. Şimdi Ovacıkla bağlantı yolu açılıyor. Konser denince SeaSide , beach denince SeaSide. Gece kulübü denince SeaSide. Vakti zamanında Faithess, Mercan Dede, Cranberries konserlerini burada izleme imkanım olmuştu. Tadı damağımda kalmıştır Faithless’ın da - yıl 2002. Seaside’ken çok guzeldi. Ama şimdilerde pek begenmedim. O bölgeye bir de yeni bir otel yapılıyor. Yazık.
·         Kum Beach: Çiftlikköydeki Kum Beach, Fun Beach olurken, Kum Beach de Alaçatı’ya yeni yerine taşındı. Koy ve deniz güzel elbette.
·         En Güzeli… Sea-side’dan ileriye giderseniz, yanınızda “burası toprak yol” “ne işimiz var arabanın altını çarpıcaz” gibi söylenen tipler yerine, “şuraya da bakalım”, “of bu koy süpermiş hemen inelim” gibi gezmeyi bilen seven insanlar varsa, hiç düşünmeden sürün arabayı. Çok güzel koylarla karşılacaksınız…    

Dalyan-Aya yorgi: Burada da güzel plajlar vardı eskiden. En populer koy Aya Yorgi. Babylon, Paparazzi, Sole Mare, Kafe Pi plajları bu koyda. Koy kapalı, deniz turkuaz, su da berrak derin ve ılık. Eskiden daha berraktı tabi. Dalyan da bunların dışında aslında pek çok koy var. Yine arabayla çeşitli yerlere dalmanız gerekiyor. Ladin Otel’in olduğu kocakarı plajı bunlardan bir tanesi. Haftaiçi tercih edilebilir. Genelde civardaki sitelerden çok sık geliyorlar. Bir de Sakızlıkoy var Dalyanda. Burada da dönem dönem el değiştiren beach clublar oluyor. Buranın da denizi çok güzel.

Çiftlikköy-Altınkum-Prılanta Plajı: Burası Alaçatı’dan sonra Çeşme’de en sevdiğim yer. Özellikle Pırlanta plajı. Halk plajı. Dalgası bol suyu sıcak ve deniz sığdır. Akşamüstleri, gün boyu sörftükten sonra, insanlar eve döndüklerinde, saat altı yedi civarı, güneş batmak için hazırlanırken, buraya gelip kumsalda yürümek, dalgalarla oynamak, yarım saat bir saat suda kalmak keyiflidir. Tavsiye ederim şiddetle. Pırlanta plajının bir ksımı ayrıca kite surf için ayrılmış durumda. Adrenalin’in burada bir yeri var, her türlü malzeme kiralayabiliyorsunuz. Altınkum’da gene Çiftlikköy civarında. Eskiden burada FunClub vardı. Ufacık bir mekandı ama çoook güzeldi. İstanbullu’ların Çeşme’yi keşfetmediği dönemler 2000’lerin başları. Sonra kayboldu. Burada eski Kum Beach Fun Beach olmuş durumda. Oldukça da popular. Lakin alt alta üst üste güneşlenmeyi göze alıyorsanız gidin. Ya da ne biliyim “gündüz Kum Beach’teydik” derken kendinizi havalı falan hissediyorsanız da denenebilir. Bana göre değil. Su çok soğuktur bu bölgede ve oldukça da sığdır. Ayrıca Altınkum’da daha pek çok irili ufaklı tesisler bulunuyor.  

Şifne: Burada da eskiden Fontana vardı-denizi güzeldi ağaçlıktı suyu ılıktı ama şimdilerde Şifne’de bir tek Aqua Şifne’yi biliyorum. Birkaç yıldır yeni yerinde. İki tane sıcak su havuzu var termal. Denize de giriliyor lakin bizimkiler denizi hiç beğenmediler. Su yeşilmiş. Ben sevdim gene de. Tabiki bir Alaçatı ya da Altınkum değil. Mekan daha çok akşamüstü gelelim birer içki içip suya girelim formatında bana soracak olursanız. Ben sevdim. Özellikle mekanın üst tarafı kalabalık da olmuyor.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Çeşme Konaklama

Yaklaşık 12-13 yıldır Çeşme’ye Alaçatı’ya gidiyorum. Böyle popüler olmadığı, sörf yapmaya başladığımız zamanlar. İlk dönemlerinde sörf alanında karavanlar kamping yeri vardı. 5-6 yıl kadar çadır kurup surf yaptığımız dönemler. Alaçatı Köyünde yemek yemek için neredeyse sadece Melih Abi’nin yeri Agrilia’nın olduğu, cumartesileri tango gecelerinin düzenlendiği, kimsenin pek uğramadığı, gece sahilde ateş yaktığımız dönemlerdi.

Şimdilerde sörf alanı bile çok değişti. Kamp vs yok. Her zaman Şifne Ferdi Baba, her zaman Dalyan’daki balıkçılar, her zaman Ayayorgi Paparazzi vardı elbet. Kalabalıklar bir yere hücum edince eski güzelliği kalmıyor haliyle. Neyse ki Çeşme Marina yapıldı da kalabalığın bir kısmını aldı. En azından Alaçatı’nın dokusu taş evler korunuyor.  İnsanların Çeşme denince Alaçatı akıllarına geliyor oysaki yarımadada gezilecek bir sürü güzel gizli koy (paylaşamıcam elbette:), Alaçatı dışında kalınacak daha uygun yerler, gidilecek bir sürü restaurant var. Çeşme’nin en büyük avantajı Bodrum’un aksine daha küçük bir yarımada olması, kolay geziliyor ve mekânlar birbirine görece yakın. Her bölgenin de kendine göre dokusu farklı, Çeşme merkez çok farklı, Dalyan-Aya Yorgi, Alaçatı, Ilıca, Çiftlikköy buralar doku olarak birbirlerinden son derece farklı yerler.

Çeşme ile ilgili sıralayabileceğim konaklama detayları:

·         Yüksek bir bütçeniz varsa Alaçatı’da köydeki butik otellerde kalırsınız.
·         Daha yüksek bütçeniz varsa Alaçatı’da sahildeki oteller tercih edilebilir.
·         Alaçatı’da sıklıkla kalmakla beraber-sörf alanına (Çark plajına) yakın olması avantaj, Ilıca bizim için daha favori daha düşük bütçeli hem deniz kenarı hem kumrucular hem de Pecos’a (en sevdiğimiz mekanJ) yakın. Öte yandan araç kullanmak istemediğinizde taksi durakları vs gibi erişim kolay.
·         Daha da düşük bütçeniz varsa Çeşme Merkez'deki oteller tercih edilebilir.
·         4-5 yıldızlı tatil köyü içinse yine adres Ilıca ve Boyalık.

Alaçatı – Deniz Kenarı

·         Çark Pansiyon. Sörf  alanı civarında birkaç seçenek var deniz kenarı. Bunlardan ilki Çark Pansiyon. Çok küçük uygun fiyatlı bir pansiyon-sörf alanına yürüme mesafesinde. Yine de çok tercih etmiyorum.
·         Alaçatı Beach Resort   Yine Çark plajında Alaçatı Beach Resort ve yeni adı Alkoçlar olan eski Süzer Otel var. Alaçatı Beach Resort butik otel-Alaçatı’nın en pahalı otellerinden, deniz kenarı, havuzu var, kahvaltısı güzel sakin bir yer lakin plaj çok kalabalık. Bu bölgede yani Çark Plajında hem Süzer’in hem Halk Plajı’nın hem de Alaçatı Beach Resort’un plajları birleşiyor karışıyor. Bir miktar kalabalık. Otel, odalar, servis, manzara güzel. Denedim beğendim ama gene de sık sık o bölgeye gidiyorsanız pahalı kalıyor.
·         Süzer ise daha çok 4 yıldızlı kocaman bir bina şeklinde koyun en sağında kalıyor. Yıllardır var. Hiç kalmayı düşünmedim.
·         Solto Otel. Bu aslında Alaçatı’nın hatta Çeşme'nin en güzel oteli. Çark plajından hemen sonraki koyda. Havuzu, odaları, sahili yapı olarak çok çok cezbedici. Fiyatı da Alaçatı Beach Resort düzeyinde. Çeşme’nin en pahalı otelleri sanırım bu ikisi. 3-4 kere konakladım fakat ne yazık ki otelde Cumartesi akşamları düğün fix. Havuz tam siz 19.30 civarı girmek isterken kapanıyor çünkü düğünler havuz başında oluyor. Yönetimde bir o kadar kötü maalesef. Dolayısıyla tavsiye edemiyorum. İlla gitmek isteyenler 30 lira verip Solto Beach’e gidebilirler-sessiz sakin diğer beach clublara göre. Şimdilerde bir de Alaçatı Port açıldı. Orada da birkaç yüksek standartlı otel var-deniz kenarı olmasına rağmen denize girilmiyor. Sörf işine Alaçatı Port'u karıştırdıkları için, sevemedik bir türlü oraları maalesef.

Alaçatı Köyü-Merkez

·         Burada sanırım 30-40 tane butik otel vardır. Buradaki butik otelleri Avrupadakilerle karıştımamak gerekiyor. Genelde daha çok pansiyondan hallice ve şıklar. Kahvaltıları güzel vs. Denize gitmeniz için araç şart.
·         Zeytin Otel – Bana göre Alaçatı’daki en güzel butik otel-kahvaltısı da çok güzel. Dışarıdan da gelinebiliyor. Milli sörfçümüz Ertuğrul İçingir ve İlknur İçingir sahipleri.
·         Sport Otel. Daha çok pansiyon gibi ama uygun fiyatlı. Kalabalık bir ekipseniz ideal.
·         Kite Otel. Gene fena olmayan bir butik otel, sakin. Kalabalık gruplar için önerebilirim.
·         Kayezta. Pek öneremiyorum çünkü cumartesileri Alaçatı pazarı otelin önünde kuruluyor. Alaçatı merkeze çok yakın olmasına rağmen daha başka alternatifler denenebilir.
·         Casa Oliva. Begendiğim bir otel. Fiyat da makul, otel de gayet guzel, tavsiye ederim.
·         Bunların dışında Manastır, Taş otel Cadde 75, İncirliev gibi güzel pek çok butik otel var. Dikkat edilmesi gereken nokta araç girişi nasıl ve Merkez’e ne kadar yakın olduğu.
·         Yine de Alaçatı merkez kalmakta çok da tercih etmediğim, son derece kalabalık, hem trafik hem insan açısından, gereksiz pahalı bir yer oldu. Elbette içki içilecek birkaç güzel mekân, yemek yenecek bir iki restaurant, kadınları cezbeden güzel dükkanlar var. 

Ilıca – Favorim

·         Pek çoklarının aksine nedense Ilıca'yı Alaçatı'dan daha çok seviyorum. Öncelikle sanırım deniz kenarı olduğundan. Sonra daha mütevazi geldiğinden. Pecos’a yakın olduğundan-yıldız Burnu'ndan güneş batarken izlemekten. En çok da akşamüstü 7-8’de denizden gelince, ya da gece 2-3 civarı otele girmeden once Pecos’a uğrayıp güzel bir şeyler dinleyip içmeyi sevdiğimden olabilir.
·         Lokmacıya ve Dost Pide’ye de yakın atlamadan söyliyim. Bir Çeşme ritüeli bizim için Lokmacı da Dost Pide de. Lakin buraları başka yazıda anlatıcam.
·         MaviEv. Görece uygun fiyatlı pansiyon. İnsanlar biraz somurtuk ve neşesiz ama yeri itibariyle tercih edilebilir.
·         İnkim Otel. Çeşmede en çok kaldığım yer burası. Hem deniz kenarı hem otelin içi yenilendi. Kahvaltı vs de fena diii. Son derece merkezi. Denize bakan odalar guzel.
·         İleri Otel. İnkim’in çaprazı. Denize bakan odalar-yani caddeye çok gürültülü. Arka odalar tercih edilmeli. Temiz içi yenilenmiş. Kahvaltı vasat. Kalabalık bir grupsanız tavsiye ederim.
·         Şirin Villa. İnkim’in arka çaprazında kalıyor. Gene merkezi. Odalar eski ama fiyat çok makul tabi İnkim’e ve İleri Otel’e nazaran.
·         Otel Z. İnkim’in daha düşük standartlı kardeş oteli. Odalar eskiden çok kötüydü ama yenilendiğini duydum. Fiyat çok uygundu. Yeni halinde kalmadım. İnkim’in çaprazında ve merkezi.
·         Otel Kabasakal. Daha çok Boyalık mevkiine doğru. Burası en güzel yazlıkların olduğu bölge. Ilıca Merkez’in kalabalığından uzak. Sakin bir otel, odalar eski fakat fiyat makul.
·         Villa Saray. Boyalık’a doğru. Çok memnun kaldığım bir konaklama şekli. 5-6 kişiyseniz 2 günlüğüne dahi villa kiralayabiliyorsunuz. Çok da rahat ediyorsunuz.
·         Çeşme Altınyunus. Ilıca’nın (Boyalık) en eski otellerinden. Çok da yazılıp çizilecek bir şey yok. Altınyunus işte.
·         Çeşme Sheraton. Elbette güzel otel ama daha çok kongreye seminere gelmişsiniz havası hakim tabi. Standartlar belli tabi. Güzel bir iki kere kalmış olsam da artık tercih etmiyorum.
·         Bunların dışında konaklamadığım ama iki büyük otel daha var 4-5 yıldızlı Ilıca’da. Biri Ilıca Otel diğeri de Radisson – gidenlerin memnun kaldığını duydum.
·         7800 Çeşme, kapısından dahi geçmedim. O koca yapının Boyalık gibi bir koyda ne işi var hiç anlamam.

Dalyan

·         Ontur Otel. Bu da yılların Çeşme oteli. Eskiden, 2001 2002’lerde burada Le Bouquet isminde bir disko vardı manzarası muhteşemdi. Artık bir miktar otel eskidi. Ama tabi hem kendi koyu var hem de otel büyük. Bir iki kere kaldım, büyük otel seviyorsanız tercih edilebilir.
·         Ladin Otel. Dalyanda kalınacak başka güzel otel Ladin mesela, deniz kenarı ve odaları yenilendi. Fiyat da diğer deniz kenarı otellere göre daha makul. Dalyan’a balıkçılara, Ayayorgi’deki mekanlara (Paparazzi Babylon SoleMare vs) yakın olması avantaj. Sörf yapıyorsanız, Alaçatı’ya biraz uzak kalıyor tabi.

Bu alternatifler dışında Çeşme Merkez’de daha uygun fiyatlı otel pansiyon bulmak mümkün. Çeşme Merkez’e pek gitmediğimden tavsiye de edemiyorum. Doku olarak elbette Ilıca ve Alaçatı’dan farklı. Çeşme Marina açıldıktan sonra, o bölgede de pek çok temiz otel açıldı, lakin deneme fırsatım olmadı pek.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Gökova Yelken


Sanırım Türkiye’de yelkenli turu yapmak için en uygunsuz zaman Ocak Şubat kış ayları ve Temmuz Ağustos gibi sıcağın ve kalabalığın yoğun olduğu aylar.  Biz Haziran ortasını tercih ettik. Bana göre Gökova Türkiye’de tekneyle gidilecek en güzel bölge…

Bodrum Turgutreis Marina’dan 5 kişi yola çıkıyoruz. Teknemiz 48 feet ama biraz eski 94 yapım. Bir daha kesinlikle yaşlı tekneyle çıkmamaya karar veriyorum gezi sonunda. Hatta tekneyi kiraladığımız Ice Yachting’i de kullanmıcaz. Kötü bir şirket.

Rotada geceleyeceğimiz yerler şu şekilde, Bodrum Turgutreis Dmarin - Ortakent - Knidos - Gökova Maden koyu (Amazon kamping) - Löngöz - Okluk Koyu - Bodrum Kargıcıkbükü - Bodrum Port Yalıkavak

Cumartesi öğleden sonra 2 saatte Turgutreis’den Ortakent’e geliyoruz. Yahşice’de tonoza bağlanıyoruz, ufak marinamsı bir yer var. Yahşice Restaurant’ta yemek yiyoruz. Mezeler ve iskele güzel. Akşam teknenin üzerinde uyuyorum. Neyse ki büyük bir teknemiz varJ

Pazar sabah erkenden 7 civarı yola çıkıyoruz. Knidos’a doğru. Hava 15 knot esiyor. Yelken açıyoruz, saatte 5-6 mil hızla 3,5 saatte Knidos’a varıyoruz. Beklediğimizden daha iyi bir performans. Küçük liman’ın yanındaki koyda demirliyoruz. Günü turkuaz mavisi berrak suda 3 saat yüzerek geçiriyorum ki ilerleyen günlerde bana nezle olarak geri dönüyor. Su çok berrak. Şnorkel yapmak içinde kayalıklar ve derinlik çok elverişli. Koy oldukça sakin, yalnızız. Küçük limana giriş dar, 1 metreye yakın su var ve bataklık gibi. Ancak balıkçı tekneleri girebiliyor. Büyük limandan akşamüstü küçük limana yürüdükten sonra küçük liman üzerinden güneşin batışı muazzam. Denizin çektiği resimler de muazzam.  Baştan demir atıp geceleme Knidos büyük limanda. Restaurant’ta yemiyoruz bu sefer. Makarna bira şarap kola akşam yemeği teknede.


Pazartesi sabah erkenden Knidos’tan Gökova’ya doğru yola koyulduk, bir haftalık tatilde en uzun süren yolculuğumuz buydu 7 saate yakın... Hava yoktu. Yaklaşık 6-7 saatlik motor+yelken seyrinin  ardından Büyük Çatı Küçük Çatı ve Balıkaşıran koylarına girdik. Çok berrak değildi su o sebepten çok kalmadık hayal kırıklığı oldu. Buradan yarım saatlik seyrin ardından Maden Koyu’na (Amazon Kamping) giriş yaptık. Son derece korunaklı bir koy. Deniz çok durgun ve yeşilimsi. Dalgalı ve turkuaz deniz sevenler, bu yeşilimsi ve dibi gözükmeyen görüntüden hoşlanmayabilirler tabi…  Koy rüzgara tamamen kapalı. Sahilde şemsiyeler ve denize giren insanlar var. Ağaçlık bir bölge. Ormandan içeri 5-10 dakika yürüdüğünüzde Amazon Kamping’e varıyorsunuz. Burası aynı zamanda Bördübet denen bölge. Hotel Golden Key de burada ama daha içeride kalıyor. Restaurant, duş alışveriş ihtiyacını buradan karşıladık. Denizle ben kurallara uygun kampta şampuanlanırken, erkeklerin (kocam, Bolu ve Bülü’nün) sahilde gizlice şampuanlandığını öğrendik, aferim onlara ! yarı şampuanlı tekneye dönmüşlerdiJ. Amazon Kamping’te yemek de muhabbette güzeldi. Kamping’ten Kaan da alışverişte yardımcı oldu. Son derece cool bir şekilde herşeyi (Ekmek-Cola-Bira vs) bize yarı fiyattan sattıJ. Memnun kaldık haliyle.

Salı günü Amazon’dan erkenden yola çıkıp Gökova’nın en güzel koylarını dolaşmaya başladık. Amazon-Okluk Koyu arasında kalan alan. Bu bölge bence hem Gökova’nın hem de Türkiye’nin tekneyle gezilecek en güzel noktası. İlk durağımız Fener koyu, su muazzam berrak ve turkuaz, şnorkel yapmak için ideal çünkü kayalık bir bölge, oldukça güzel. Buradan Küfre koyuna geçiyoruz. Sahilde Deniz Restaurant var - oldukça iptidai daha çok büfe tarzında. Buradan alışveriş de yapılabilir. Ufak motor gelip sizi alıyor kıyıya çıkıyorsunuz. Buradan, Löngöz koyundaki Ali’nin Restaurant’ı hakkında bilgi alıyoruz. Saolsun çok yardımcı oldular. Hemen Ali’yi arayıp yer ayarlamaya çalışıyorlar. Ali her gün yemek yapmıyormuş çünkü. Ali de o esnada Marmaris’te. Şansa bakın. Ne balık istersiniz diye soruyor. “Löngözde deniz çuprası”nda anlaşıyoruz. Şanslıyız. Küfre’ye gelip sormasak Ali’yi o gece kendi teknemizde makarnaya tabi olacaktık gene. Löngöze geliyoruz, kıçtan koltuk alıp demirliyoruz. Koy da çok büyük değil. İçeriye doğru sığlaşıyor. En büyük deneyimsizliğimiz koyun içine kadar girmemek. Derin olmadığını düşünüyoruz. Oysaki Ali’nin Restaurant’ının karşısındaki alan 6 metreye kadar derin ve son derece de güzel bir yermiş-sonradan yemek yerken fark ediyoruz. Bu arada Ali gelip alıyor bizi teknesiyle. Botla uğraşmıyoruz.

Löngöz’de gece muazzam
Sakin ve karanlık
Hava açıkken tüm yıldızları seçebiliyorsunuz
Ali’nin elinden çıkmış muhteşem yemeklerin ardından yıldızları izlemek bambaşka bir keyif
Dünya güzelliklerle dolu…
Sanırım 1 haftalık seyrin en tadı damağımda kalan anı – Yıldızlar – Gökyüzü o kadar berrak ki
Güvertede uykuya dalıyorum…

Carşamba, Değirmenbükü – Okluk Koyuna doğru yola çıkıyoruz. Değirmenbükü – Löngöz arası yarım saatlik bir yol. Degirmenbükü tam anlamıyla cennet… Burası Gökova’nın en güzel bölgesi. Hırsız koyu (anca iki üç teknelik), İngiliz Limanı ve Okluk Koyu her üçü de ayrı ayrı cennet. Hırsız koyunda su cam gibi. İngiliz limanı da Gökovan'ın en güzel koyu bence. Yanımızda kamera ve fotoğraf makinalarıyla yola çıkıp, gezi boyunca 1000’i aşan fotoğraf çekiyoruz.  Bilgin’in su altı fotoğrafı çeken kamerası sudayken kolumdan kayıp İngiliz Limanının derinliklerine gömülüyor. 3 kişi bir saat şnorkel-palet tarasak da olduğumuz bölgeyi; bulamıyoruz makinayı.

İngiliz Liman’ından Okluk Koyu’na geçiyoruz akşamüstü. Güneşin batışı oldukça net ve güzel. Teknede güneş batarken birşeyler içiyoruz. Sanırım tekne hayatının en ama en güzel avantajlarından biri bu. Sürekli suyun dibindesin, yerken-içerken-güneş doğarken-güneş batarken-uyurken-uyanırken. Akşam Denizkızı Restaurant’ta yemek yiyoruz. Restaurant’ın T iskelesi var. Market elektrik su buz ikmali yapılabiliyor. İskele büyük ama kalabalık. Koy’da birkaç restaurant daha var. Bizim Restaurant’ın duşları uzun süre şampuan yüzü görmemiş saçları temizleme açısından elverişli. Yemek fena değil. Garsonlar biraz isteksiz ama, Okluk Koyu o kadar güzel ki… Denizin ortasındaki Denizkızı heykeli de Sadun Boro’ya ait.

Okluk Koyu’ndan sonraki istikamet genelde Karacasöğüt olur. Bizse Okluk koyundan Çökertmeye doğru dönüşe geçtik. Okluk Koyu’nun bulunduğu Değirmenbükü’nden çıkarken, yaklaşık 7 yunus teknemizle yarıştı. Esasen biz yarışmaya da çalışmış olabiliriz onlarla, 3000 devir basarak. Sonra yağımız bitti. Çökertmede yağ ikmali yapmamız gerekti. Çökertmeye giderken de furling yelkende sıkıntı yaşadık. Yelken sıkıştı vs. Çökertmede yüzme molası yeme içmenin ardından Orak Adası’na doğru yola koyulduk. Fakat Orak Adasından önce Çökertmede soğuk su kaynağından bahsetmeliyim. Koyun batı yakasına denk düşen ikinci koyda. Su buz gibi ve berrak. Kristalleri takip edince ve tabi su soğudukça kaynağa yaklaştığınızı anlıyorsunuz. Onun dışında Çökertme’de çok bir hikaye yok. Çorak bir koy. Değirmenbükü’nden Çökertme saatte 4 mille 4 saat kadar sürüyor. Bir 3 saat sonra da Orak Adası’na ulaşılıyor. Orak Adasında iki koy var. Özellikle Ada’nın kuzeyinde kalan, Bodrum tarafına bakan koy çok güzel fakat ancak 2 tekne sığabiliyor ve koy doluydu. Dolayısıyla Sea Garden otelinin de olduğu Kargıcıkbüküne geçtik gecelemek için. Koltuk aldıktan sonra aksam dokuz gibi rüzgâr bastı – gece on ikiye kadar sürdükten sonra sakinleşti etraf. Bizimkiler gece geç vakit yan teknelerde İngiliz gençlerinin parti yaptığına şahit olmuşlar. Artık neler gördülerse.   

Sabah Bodruma doğru yola çıktık. Aspat Karaincir Akyarlar Meteor Koyu. Karaincir de açıkta deniz baya berrak ve güzel. Dip kum, deniz turkuaz. Sahilden bir elli metreye kadar dört metre derinlikte alarga durulabilir. Sahilde gözlemeciler vs var. Teknenin yanına kadar geliyorlar motorla.

Aksam ustu Gümüşlükte yarım saat yüzme molası. Ardından Port Yalıkavak. Güneşin batışı başarılı-şarapla iyi gidiyor. Marinanın ilerisinde bilindik balık restoranları var - Çimentepe. En başarılısı Sait tabi ki. Biz Çavuş’un Yeri’nde yedik. Denize sıfır. Fena diildi. Öteki balıkçılara nazaran daha mütevazı ve sakin bir yer. Daha az ticarileşmiş sanki. Yine de lezzet olarak Sait’i yakalayamamış.

Yemekten sonra döndük güvertede yattım. Ertesi gün de tekneden ayrıldık. Sabah Gümüşlük’te tepede çok güzel bir yere gittik kahvaltı için: Amon Taşev. Neşeli döşenmiş, çiçekli böcekli püfür püfür. Buranın ardından Yalıkavak Xuma Beach. Günü orada geçirdik. Xuma’nın girişi eskiden 50 TL idi. Bilekliğinize paranızı yüklüyorlar içeride harcıyordun bu parayı. Oysa şimdi giriş 40 TL olmuş ve içerideki harcamalar ekstra. Xuma’da wakeboard yaptık. Malzemeleri güzel. İsteyen su sporları ve eğlenceli aletlere de biniyor. Yalıkavak’ta deniz zaten güzel. Mekan da yeşillik.

Akşam da Bodrum Berk Restaurant yaptık bilen bilir. Ardından da Körfez’e geçtik.
Körfez’de hala eğleniliyor.
Odaya girerken güneş doğmuş saatler 6.30’a vurmuştu.
Denize girelim dedim ekibe, eşlik eden çıkmadı…

EN'LER
  • En güzel koy: İngiliz limanı
  • En güzel deniz: Fener koyu
  • En güzel yemek: Ali ve Eleanor'un yeri
  • En özel an: Löngöz'de gece yıldızlar