25 Temmuz 2012 Çarşamba

Gökova Yelken


Sanırım Türkiye’de yelkenli turu yapmak için en uygunsuz zaman Ocak Şubat kış ayları ve Temmuz Ağustos gibi sıcağın ve kalabalığın yoğun olduğu aylar.  Biz Haziran ortasını tercih ettik. Bana göre Gökova Türkiye’de tekneyle gidilecek en güzel bölge…

Bodrum Turgutreis Marina’dan 5 kişi yola çıkıyoruz. Teknemiz 48 feet ama biraz eski 94 yapım. Bir daha kesinlikle yaşlı tekneyle çıkmamaya karar veriyorum gezi sonunda. Hatta tekneyi kiraladığımız Ice Yachting’i de kullanmıcaz. Kötü bir şirket.

Rotada geceleyeceğimiz yerler şu şekilde, Bodrum Turgutreis Dmarin - Ortakent - Knidos - Gökova Maden koyu (Amazon kamping) - Löngöz - Okluk Koyu - Bodrum Kargıcıkbükü - Bodrum Port Yalıkavak

Cumartesi öğleden sonra 2 saatte Turgutreis’den Ortakent’e geliyoruz. Yahşice’de tonoza bağlanıyoruz, ufak marinamsı bir yer var. Yahşice Restaurant’ta yemek yiyoruz. Mezeler ve iskele güzel. Akşam teknenin üzerinde uyuyorum. Neyse ki büyük bir teknemiz varJ

Pazar sabah erkenden 7 civarı yola çıkıyoruz. Knidos’a doğru. Hava 15 knot esiyor. Yelken açıyoruz, saatte 5-6 mil hızla 3,5 saatte Knidos’a varıyoruz. Beklediğimizden daha iyi bir performans. Küçük liman’ın yanındaki koyda demirliyoruz. Günü turkuaz mavisi berrak suda 3 saat yüzerek geçiriyorum ki ilerleyen günlerde bana nezle olarak geri dönüyor. Su çok berrak. Şnorkel yapmak içinde kayalıklar ve derinlik çok elverişli. Koy oldukça sakin, yalnızız. Küçük limana giriş dar, 1 metreye yakın su var ve bataklık gibi. Ancak balıkçı tekneleri girebiliyor. Büyük limandan akşamüstü küçük limana yürüdükten sonra küçük liman üzerinden güneşin batışı muazzam. Denizin çektiği resimler de muazzam.  Baştan demir atıp geceleme Knidos büyük limanda. Restaurant’ta yemiyoruz bu sefer. Makarna bira şarap kola akşam yemeği teknede.


Pazartesi sabah erkenden Knidos’tan Gökova’ya doğru yola koyulduk, bir haftalık tatilde en uzun süren yolculuğumuz buydu 7 saate yakın... Hava yoktu. Yaklaşık 6-7 saatlik motor+yelken seyrinin  ardından Büyük Çatı Küçük Çatı ve Balıkaşıran koylarına girdik. Çok berrak değildi su o sebepten çok kalmadık hayal kırıklığı oldu. Buradan yarım saatlik seyrin ardından Maden Koyu’na (Amazon Kamping) giriş yaptık. Son derece korunaklı bir koy. Deniz çok durgun ve yeşilimsi. Dalgalı ve turkuaz deniz sevenler, bu yeşilimsi ve dibi gözükmeyen görüntüden hoşlanmayabilirler tabi…  Koy rüzgara tamamen kapalı. Sahilde şemsiyeler ve denize giren insanlar var. Ağaçlık bir bölge. Ormandan içeri 5-10 dakika yürüdüğünüzde Amazon Kamping’e varıyorsunuz. Burası aynı zamanda Bördübet denen bölge. Hotel Golden Key de burada ama daha içeride kalıyor. Restaurant, duş alışveriş ihtiyacını buradan karşıladık. Denizle ben kurallara uygun kampta şampuanlanırken, erkeklerin (kocam, Bolu ve Bülü’nün) sahilde gizlice şampuanlandığını öğrendik, aferim onlara ! yarı şampuanlı tekneye dönmüşlerdiJ. Amazon Kamping’te yemek de muhabbette güzeldi. Kamping’ten Kaan da alışverişte yardımcı oldu. Son derece cool bir şekilde herşeyi (Ekmek-Cola-Bira vs) bize yarı fiyattan sattıJ. Memnun kaldık haliyle.

Salı günü Amazon’dan erkenden yola çıkıp Gökova’nın en güzel koylarını dolaşmaya başladık. Amazon-Okluk Koyu arasında kalan alan. Bu bölge bence hem Gökova’nın hem de Türkiye’nin tekneyle gezilecek en güzel noktası. İlk durağımız Fener koyu, su muazzam berrak ve turkuaz, şnorkel yapmak için ideal çünkü kayalık bir bölge, oldukça güzel. Buradan Küfre koyuna geçiyoruz. Sahilde Deniz Restaurant var - oldukça iptidai daha çok büfe tarzında. Buradan alışveriş de yapılabilir. Ufak motor gelip sizi alıyor kıyıya çıkıyorsunuz. Buradan, Löngöz koyundaki Ali’nin Restaurant’ı hakkında bilgi alıyoruz. Saolsun çok yardımcı oldular. Hemen Ali’yi arayıp yer ayarlamaya çalışıyorlar. Ali her gün yemek yapmıyormuş çünkü. Ali de o esnada Marmaris’te. Şansa bakın. Ne balık istersiniz diye soruyor. “Löngözde deniz çuprası”nda anlaşıyoruz. Şanslıyız. Küfre’ye gelip sormasak Ali’yi o gece kendi teknemizde makarnaya tabi olacaktık gene. Löngöze geliyoruz, kıçtan koltuk alıp demirliyoruz. Koy da çok büyük değil. İçeriye doğru sığlaşıyor. En büyük deneyimsizliğimiz koyun içine kadar girmemek. Derin olmadığını düşünüyoruz. Oysaki Ali’nin Restaurant’ının karşısındaki alan 6 metreye kadar derin ve son derece de güzel bir yermiş-sonradan yemek yerken fark ediyoruz. Bu arada Ali gelip alıyor bizi teknesiyle. Botla uğraşmıyoruz.

Löngöz’de gece muazzam
Sakin ve karanlık
Hava açıkken tüm yıldızları seçebiliyorsunuz
Ali’nin elinden çıkmış muhteşem yemeklerin ardından yıldızları izlemek bambaşka bir keyif
Dünya güzelliklerle dolu…
Sanırım 1 haftalık seyrin en tadı damağımda kalan anı – Yıldızlar – Gökyüzü o kadar berrak ki
Güvertede uykuya dalıyorum…

Carşamba, Değirmenbükü – Okluk Koyuna doğru yola çıkıyoruz. Değirmenbükü – Löngöz arası yarım saatlik bir yol. Degirmenbükü tam anlamıyla cennet… Burası Gökova’nın en güzel bölgesi. Hırsız koyu (anca iki üç teknelik), İngiliz Limanı ve Okluk Koyu her üçü de ayrı ayrı cennet. Hırsız koyunda su cam gibi. İngiliz limanı da Gökovan'ın en güzel koyu bence. Yanımızda kamera ve fotoğraf makinalarıyla yola çıkıp, gezi boyunca 1000’i aşan fotoğraf çekiyoruz.  Bilgin’in su altı fotoğrafı çeken kamerası sudayken kolumdan kayıp İngiliz Limanının derinliklerine gömülüyor. 3 kişi bir saat şnorkel-palet tarasak da olduğumuz bölgeyi; bulamıyoruz makinayı.

İngiliz Liman’ından Okluk Koyu’na geçiyoruz akşamüstü. Güneşin batışı oldukça net ve güzel. Teknede güneş batarken birşeyler içiyoruz. Sanırım tekne hayatının en ama en güzel avantajlarından biri bu. Sürekli suyun dibindesin, yerken-içerken-güneş doğarken-güneş batarken-uyurken-uyanırken. Akşam Denizkızı Restaurant’ta yemek yiyoruz. Restaurant’ın T iskelesi var. Market elektrik su buz ikmali yapılabiliyor. İskele büyük ama kalabalık. Koy’da birkaç restaurant daha var. Bizim Restaurant’ın duşları uzun süre şampuan yüzü görmemiş saçları temizleme açısından elverişli. Yemek fena değil. Garsonlar biraz isteksiz ama, Okluk Koyu o kadar güzel ki… Denizin ortasındaki Denizkızı heykeli de Sadun Boro’ya ait.

Okluk Koyu’ndan sonraki istikamet genelde Karacasöğüt olur. Bizse Okluk koyundan Çökertmeye doğru dönüşe geçtik. Okluk Koyu’nun bulunduğu Değirmenbükü’nden çıkarken, yaklaşık 7 yunus teknemizle yarıştı. Esasen biz yarışmaya da çalışmış olabiliriz onlarla, 3000 devir basarak. Sonra yağımız bitti. Çökertmede yağ ikmali yapmamız gerekti. Çökertmeye giderken de furling yelkende sıkıntı yaşadık. Yelken sıkıştı vs. Çökertmede yüzme molası yeme içmenin ardından Orak Adası’na doğru yola koyulduk. Fakat Orak Adasından önce Çökertmede soğuk su kaynağından bahsetmeliyim. Koyun batı yakasına denk düşen ikinci koyda. Su buz gibi ve berrak. Kristalleri takip edince ve tabi su soğudukça kaynağa yaklaştığınızı anlıyorsunuz. Onun dışında Çökertme’de çok bir hikaye yok. Çorak bir koy. Değirmenbükü’nden Çökertme saatte 4 mille 4 saat kadar sürüyor. Bir 3 saat sonra da Orak Adası’na ulaşılıyor. Orak Adasında iki koy var. Özellikle Ada’nın kuzeyinde kalan, Bodrum tarafına bakan koy çok güzel fakat ancak 2 tekne sığabiliyor ve koy doluydu. Dolayısıyla Sea Garden otelinin de olduğu Kargıcıkbüküne geçtik gecelemek için. Koltuk aldıktan sonra aksam dokuz gibi rüzgâr bastı – gece on ikiye kadar sürdükten sonra sakinleşti etraf. Bizimkiler gece geç vakit yan teknelerde İngiliz gençlerinin parti yaptığına şahit olmuşlar. Artık neler gördülerse.   

Sabah Bodruma doğru yola çıktık. Aspat Karaincir Akyarlar Meteor Koyu. Karaincir de açıkta deniz baya berrak ve güzel. Dip kum, deniz turkuaz. Sahilden bir elli metreye kadar dört metre derinlikte alarga durulabilir. Sahilde gözlemeciler vs var. Teknenin yanına kadar geliyorlar motorla.

Aksam ustu Gümüşlükte yarım saat yüzme molası. Ardından Port Yalıkavak. Güneşin batışı başarılı-şarapla iyi gidiyor. Marinanın ilerisinde bilindik balık restoranları var - Çimentepe. En başarılısı Sait tabi ki. Biz Çavuş’un Yeri’nde yedik. Denize sıfır. Fena diildi. Öteki balıkçılara nazaran daha mütevazı ve sakin bir yer. Daha az ticarileşmiş sanki. Yine de lezzet olarak Sait’i yakalayamamış.

Yemekten sonra döndük güvertede yattım. Ertesi gün de tekneden ayrıldık. Sabah Gümüşlük’te tepede çok güzel bir yere gittik kahvaltı için: Amon Taşev. Neşeli döşenmiş, çiçekli böcekli püfür püfür. Buranın ardından Yalıkavak Xuma Beach. Günü orada geçirdik. Xuma’nın girişi eskiden 50 TL idi. Bilekliğinize paranızı yüklüyorlar içeride harcıyordun bu parayı. Oysa şimdi giriş 40 TL olmuş ve içerideki harcamalar ekstra. Xuma’da wakeboard yaptık. Malzemeleri güzel. İsteyen su sporları ve eğlenceli aletlere de biniyor. Yalıkavak’ta deniz zaten güzel. Mekan da yeşillik.

Akşam da Bodrum Berk Restaurant yaptık bilen bilir. Ardından da Körfez’e geçtik.
Körfez’de hala eğleniliyor.
Odaya girerken güneş doğmuş saatler 6.30’a vurmuştu.
Denize girelim dedim ekibe, eşlik eden çıkmadı…

EN'LER
  • En güzel koy: İngiliz limanı
  • En güzel deniz: Fener koyu
  • En güzel yemek: Ali ve Eleanor'un yeri
  • En özel an: Löngöz'de gece yıldızlar