13 Kasım 2018 Salı

Yakın Yerler: Alexandrapouli-Halkidiki-Thassos

İnsan bazen nasılsa yakın yerlere gideriz deyip, hep uzaklara seyahat ediyor. Onca Yunanistan seyahatine rağmen, Dedeağaç’a (Alexandrapouli) gitmemiştim. 7-8 günlük bir tatil yakalayınca, arabayla, Dedeağaç, Thassos, Kavala ve Halkidiki fırsatı çıktı. Halkidiki’nin hakkını verelim derseniz sadece o bölge için 1 hafta ayırmanız gerekir.
 
Bu tarafa yolu düşenlerin en korktuğu şey, İpsala sınır kapısında saatlerce beklemek. Bu yüzden hiç bir bayram tatiline denk gelmeyen bir dönemde gitmekte fayda var. Ya da motorla geçeceksiniz. İstanbul’dan İpsala sınır kapısı yaklaşık 3.5 sa sürüyor. Oradan da ilk durak Alexandrapouli yarım saat kadar.

Halkidiki’ye kadar aşağı inecekseniz, geze geze gitmeniz de fayda var. Çünkü İstanbul Halkidiki yaklaşık 8 saat sürüyor. Yalnızca Halkidiki’ye gitmeyi tercih edenler, Selanik’e de uçakla gidip araba kiralayabilir. Lakin bu tarz tatiller için en makulü karavan. Karavan için çok elverişli ve keyifli bir rota.
 
1. Gün Alexandrapouli-Komotini (Gümülcine). Alexandrapouli yakınlığından dolayı sıklıkla hafta sonları gidilip yeme içme deniz vs yapılabilinecek bir yer. Gerçi ben denizini aşırı beğenmesem de görmek için denenir. Ama burada bir mola verip, Thea Thalassa da deniz kenarındaki tavernada yemek yedikten sonra yola devam etmek daha makul. Gece Komotini de ucuz bir yerde kalabilirsiniz. Alexandrapouli Komotini arası 40dk.


Ellenis Taverna
2. Gün Halkidiki/Sithonia Yarımadası/Elia. Komotini’de uyandınız, sabah sabah şirin bir yerlerde frappe içelim derseniz, Xanthi’ye geçin (İskeçe). Komotini’den sonra 20 dk civarında. Eski şehre doğru girin, tam ortada bir sürü küçük kafelerin olduğu bir meydan var, sevimli güzel. Bugün yol uzun önce Kavala üzerinden sahilden deniz kenarlarına bakacağız, ardından hedef Halkidiki Sithonia yarımadası. İskeçe’de takıldıktan sonra yola devam, burada Kavala’ya şehre uğramak isteyenler olabilir, biz es geçtik çok vakit yoktu. Kavala’dan Halkidiki’ye giderken tavsiyem otobandan vs gitmeyin, denize en yakın yoldan sahilden devam edin, yol uzuyor elbette de gezip göreceğiz ya. Kavala’dan Stavros’a kadar deniz kenarı oldukça güzel. Aralarda ufak deniz kenarı tavernalar ve şezlonglar var. Duş ve Şezlonglar bu bölgede ücretsiz. Kavala’dan deniz kenarından devam ederken, sahildeki çeşitli yerlere pek çok giriş göreceksiniz, tavsiyem Ellenis Taverna (Eleftheres bölgesinde). Bu tavernanın tabelasını görene kadar sahilden devam edin. Yemekler güzel, denize de girebilirsiniz. Burada bir 3 saat oyalandıktan sonra yola devam. 1.5 sa sonra Pyrgadikia’da küçük balıkçı kasabasında mola verip kahve/Alfa/Mythos artık canınız ne çekerse. Zaten Halkidiki’ye de vardınız sayılır, yarım saatlik yolun ardından Sithonia yarımadası/Elia’dasınız. Deniz kenarında bir yerlerde konaklıyoruz, euro çok pahalandı, oteller anlamsız fiyatlar, keşke çadırla ya da karavanla gelseydik diye düşünüyorum. Geceleme Elia’da olacak. Ama Elia’da akşam yapılacak pek bir şey yok ya güneye Neo Marmaras’a, ya da kuzeye Nikiti merkeze gitmek gerek. Her ikisi de 10’ar dakika mesafede. Neo Marmaras’ı tercih ediyoruz.. ve klasik.. resepsiyondaki çocuk beni yanılttı. Burası Marmaris merkez gibi aynen. Bu kadar kalabalık benim bünyeme iyi gelmiyor hemen uzaklaşıyorum. Kendi bildiğim araştırdığım gibi yapacağım, Neo Marmaras’a girmeden hemen önce sahilde To Simadi var. Kumsalda masalar vs, restaurant dolu,  güzel  sakin bir taverna. 
3. Gün. Halkidikiyi biraz anlatmam lazım. Bu bölge 3 yarımadadan oluşuyor.
    ·   Athos, manastırın olduğu ve kadınların giremediği kuzeydeki ilk yarımada.
    ·   Sithonia, ortadaki, ormanlarla kaplı, yemyeşil ve bir çok campingin olduğu, bana göre en güzel olan yarımada.
    ·   Kassandra, en güneydeki, daha çok Bodrum Çeşme’ye benzeyen, hiç anlayamadığım şekilde en  çok tercih edilen yarımada. Sanırım burada daha çok otel ve restaurant olduğundan. Ama bence en güzeli ortadaki yarımada, Sithonia. Yemyeşil orası.
 

Mega Portakali
3. Gün Halkidiki/Kassandra Yarımadası/Kriopigi ve Afytos. 3. Günü, Kassandra yarımadasına geçmeden önce, Sithonia yarımadasını arabayla dolaşarak geçireceğiz. Tam tur yapmamız neresinden baksanız bir 2.5 sa sürüyor, durmazsanız. Haliyle ben varken o 2.5 sa. 15 saate çıkıyor. Sithonia’da çok fazla koy var. Hepsini denemek imkansız ama birkaç beğendiğim koy ve plaj paylaşayım. Lagomandra Beach deniz güzel ve ağaçlık. Ethnik Beach, hippi, bişeyler içilebilir. Elbette giriş ücretsiz. Tabiki şezlong ve şemsiye de ücretsiz. Normalde Yunanistan’da şezlong vs’ye ücret ödersiniz ama bu bölgede hiç yok. Katsiki çok güzel masmavi ama çok kalabalık. Orange Beach de aynı şekilde güzel ama kalabalık. Ormanın içinden Mega Portakali’ye gidelim. Eh kalabalık ama çok çok güzel bir turkuaz burası. Bu bahsettiklerim de ne şezlong ne şemsiye var.. Ormanın içinden ulaşıyorsunuz, havlunuzu kuma seriyorsunuz. Zaten mini mini koylar hepsi. Sithonia daha önce de değindiğim gibi bir sürü kamp alanıyla ünlü. Bunların kimi lüks kamp kimi orta seviye. Fiyatlar da ona göre. Bu anlamda en çok tutulan kamp Akti Moussa. Bungalowlar vs fena değil de. Plaj tarafında çalan bu müzik artık kaç desibel bilemiyorum da gereksiz. Restaurantı da güzel ama o bildiğimiz ufak salaş tavernalardan değil, daha şık.. tercih etmem. Kişiye göre değişir.
Sithonia’da yemek için başka tavsiyem de Elia’da  Boukadoura Restaurant. https://restaurantguru.com/Boukadoura-Nikiti
Bu restoranın sağından ve solundan da denize girebilirsiniz. Kestanelidir dikkat. Seviyoruz ama deniz kestanelerini çok. Burada saat 5 gibi birşeyler yedikten sonra, güneş batarken sakin denize girilebilen hafif müzikli bir yer bulmalıyız. Cielo. Çok iyi. Saat 20.00 oldu gibi, bu gece en güneydeki yarımadada, Kassandra yarımadasında (Kriopigi kasabasında) kalacağız. O tarafa geçiyoruz. Mesafe yaklaşık 45 dakika. En aşağıdaki bu yarımadada kalma seçenekleriniz çok, akşam Afytos’a gideceğimiz için, oraya en yakın yeri tercih ettim. Otele yerleştikten sonra Afytos kasabasına gidiyoruz, dar sokaklar kale vs sevimli baya. Çok yemek seçeneği var herhangi bir restaurant denenebilir.

Afytos
4. Gün Halkidiki/Kassandra Yarımadası/Kriopigi ve Afytos. Bu gece de aynı yerde kalacağız. Çünkü bugün de bu yarımadayı gezme planı var. Bazı plajları sevdim bazılarını da tutmadım bu yarımadada. Adada bir sürü beachclub var, bazı yerlerde şezlong şemsiye ücretli. Zaten çok kalabalık hiç hoşlanmıyorum bu beach club ve bangır bangır müzik işinden. Posidi beach’i beğendim. Uzun sahil ufak ufak restaurantlar cafeler var. Posidi bana Midilli’de Petra’yı hatırlattı. Pek çok yerin denizi güzel. Elephant Beach/Villa Beach vs popülerler. Buralar da Türkler de çok bu arada. Sa 17.00 oldu biraz acıktık da.

Bakalis Restaurant a gidiyoruz. http://www.bakalis-restaurant.com/
Deniz kenarı ve lezzetli. Tavsiye ederim.
Akşamüstü güneş batarken Afytos’ta Notos’a gidip bişeyler içmek lazım. Ardından bir tavsiye, Kriopigi’de Anthoulas restaurant. https://www.grekomania.com/catalog/anthoulas-restaurant.
Biraz gizli saklı ama güzel. Köyün içinde, denizden uzak.
5. Gün Halkidiki/Sani Beach/Thassos. Bu gece nerede kalacağız, Kavalaya mı gitsek, Thassos’a mı geçsek hiç birşey belli değil. Çok programsız bir tatil oldu sanki. Şimdi nerede geceleyeceğiz kararsızız. Thassos dedik. Bakalım. Sabahtan Sani beach ve o bölgeyi gezmemiştik. Şu meşhur Sani Beach Club’a da bakalım. Güzel ve Luks otel elbette, sahil deniz de güzel. Yine Kassandra yarımadasında bir diğer lüks güzel otel de Alexander The Great Beach. Bunların dışında pek çok ufak otel mevcut. Sani Beach’in ardından yola çıkıyoruz. Nonstop  Keramoti’ye varmamız 3 saat civarı.  Thassos’a feribotla geçeceğiz. Burası diğer adalar gibi değil, önceden feribot bileti almıyorsunuz. Feribota binişte alıyorsunuz. Hiç sıra yok, muhteşem. Yarım saatte bir arabalı feribot var ve yol yarım saat sürüyor. Çok basit. Feribottan inip adanın batısına doğru yola çıkıyoruz. Thassos çok büyük bir ada değil. Tamamını araba ile deniz kenarından dolaşmanız 2 saat sürüyor. Elbette koy koy gezmeye başlayınca iş değişir. Feribottan indik saat 18.00 hem yemek hem deniz için bir yer: To Palio Klisma Fish Tavern. Burada sanırım bir 3 saat geçirdikten sonra.. Skala Marion’da bir pansiyona gidiyoruz. Hem Skala Marion’u hem de bu küçük oteli çok tavsiye ederim.  Thassos’a bir daha geldiğimde de gene burada kalırım. Kasabaya 100 m mesafede. Küçük küçük restaurantlar var koyda. Baya minyatür bir yer burası ama güzel. Sahilde Cavo D’oro cafe var birşeyler içelim vs. Garson kız o kadar ağır, isteksiz ve mutsuz ki..  Altı üstü bir mythos getirecek 45 dk sürdü. Yarın akşam yandaki mekanı deneyeceğim.  


Skala Marion Sahili
6. Gün Thassos/Skala Marion. Sabah, kahve içmem lazım, bizim pansiyondan kasabaya 100 m mesafe, bir tek Cavo D’oro açık. Benim garson kız gene orada, gene mutsuz. Oturuyoruz. Bir kahve. İlgilenmiyor bile. Kahvemi de içemedim. N'apalım başka bir yerde yolda içeriz artık. Akşam buraya gelmeyeceğim. Adayı dolaşmaya başlıyoruz araba ile.  Bazı koylar çok güzel. Özellikle Notos. Arabanızı yola bırakıp patikadan aşağı iniyorsunuz. Çok turkuaz. Eylül’de kimse yokken gelmeli. Bir diğer güzel sahil Golden Beach. Çok uzun dalgalı ve çok berrak. Burası biraz Assos Kadırga koyuna benziyor bu arada. Sahil çok geniş ve uzun. Yemek yenecek mekanlar da var. Ayrıca bu uzun koyda baya otel de mevcut. Sanırım insanların bir kısmı bu bölgede de kalmayı tercih ediyor. Thassos’un etrafını hiç durmadan 1.5 2 saatte gezebilirsiniz ada küçük. Ama çok fazla koy ve restaurant var. Akşam oldu Skala Marion kasabamıza geri dönüyoruz. Koy’da 4-5 restaurant var bir tanesi de Corelli’s. Corelli’nin Mandolini gibi. Ordan geliyor. Çok kalabalık bir taverna bu. Akşam geldiğimde tekrar spagettileri bitmiş, o derece. Yemekleri güzel tavsiye ederim.
Skala Marion Sahili
Marble Plajı
7. Gün. Biraz sıkıntılı çünkü Thassos’da görmediğim iki koy kaldı Marble Beach ve Vathy. Mümkün değil adadan ayrılamayız.. illa onları da görmem lazım. Feribot öncesi Marble Beach’e gittik. Yol baya kötü ve çok aşırı kalabalık. Tamamen kum/toprak karışımı çünkü bu bölgede de mermercilik yapılıyor.  Marble Beach’te deniz kum değil ufak ufak mermer taşlarından oluşmuş bembeyaz. Baya güzel. Ama çok kalabalık, değer mi emin değilim. Kimse yokken muhteşemdir. Buraya motorla inmek de çok zor, baya bol mermer tozu yutuyorsunuz. Dönüş yolu: gene Limenas-Keramoti. Feribotta hem hiç sıra yok hem de 30 dk.da geçiyor çok kolay. Ardından da önce Alexandrapoli, Orange 6’de yemek ve İstanbul’a dönüş. Bayram ve resmi tatillerde sınırda beklemeniz 5-6 saate kadar varıyor, o yüzden tavsiyem başka zamanlarda gitmeniz. Sanırım 5 saatte (440 km) İstanbul’dan Keramoti’ye trafiksiz bir günde varmak ve ardından adaya geçmek kolay olur. Thassos’u çok beğendim, hem yakın hem denizi güzel hem de mütevazi bir ada.
 
Notos Plajı

 

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Biraz Bruge..


Çikolata ve bira.. burası çok masalsı bir yer. Şehir küçük ve çok kalabalık. Nisan sonu. İnsanlar parmak arası terliklerle dolaşıyorlar. Bahardan ziyade yaz havası var. Bruge’den bahsediyorum.. hayal ettiğimden daha güzelmiş.
Bu bölgeyi gezmeniz için üç gün yeterli. Pek çokları Brüksel havaalanından trenle 1-1.5 sa. buraya gelmeyi tercih etseler bile, ben araba kiralamanızı öneririm. Antwerp Bruge ve Gente üçgenini gezmek adına.

Brüksel
Brüksel’e indikten sonra saate göre, o gün Brüksel’de gecelenebilir. İnsanlar Brüksel’de hiçbir şey yok dese de, dördüncü gelişim olmasına rağmen, bir şeyler bulmayı beceriyorum sanırım. İlla ki gidilmemiş bir bölge, denenmemiş bir restoran ya da takılınmamış bir bar çıkar karşınıza. Buraya dair verebileceğim en büyük ipucu, eski şehirde kalmak yerine (Old Town), daha lokal ve çalışan kesim için de popüler olan Xilles bölgesinde kalmanız. Old Town’da kalmayı tercih edenler ise meydan ve çevresindeki salaş ve turistik mekanları tercih edebilirler. Zevke göre. Bence ikisi de denenebilir. İçeceğiniz şey ise elbette ki bira.. Delirium. http://www.deliriumcafe.be/ Burada o kadar çok farklı bira seçeneği var ki. Yemek içinse en ünlüsü elbette Leon. Midye zinciri. http://www.chezleon.be/en/


Antwerp
Gece Brüksel’de geçirdikten sonra yola çıkabilirsiniz. Antwerp’e doğru – ya da Fransızca söyleyelim Anvers’e doğru. Bu şehrin Fransız aksanı ile söylenişi çok hoşuma gidiyor. Antwerp Bruge’den bir miktar daha büyük bir şehir. Brüksel’den yaklaşık yarım saat arabayla, dolayısıyla kesin uğrayın. Antwerp’in de eski şehir kısmı çok çok başarılı. Dar sokaklar, ufak dükkanlar, bir sürü çikolatacı. Aşırı sempatik. Park yeri konusu önemli. Eski şehrin bulunduğu bölgenin çevresinde, liman (kanal) civarında kat otoparkları mevcut. Avrupa’da her ülkede park etme kuralları ve renkli çizgilerin anlamları farklı olabiliyor. Dolayısıyla araba kiralayan herkese https://www.car-parking.eu/belgium/brussels web sitesini tavsiye ederim. Tüm Avrupa, kurallar şehir bazlı rankli çizgiler, otopark fiyatları ve hangi alanda saat kaçta parasız (free parking) yapabilirsiniz detayları buradan bulabilirsiniz. Haritalı. Faydalı bir site. Gezerken durduk yere fazladan para vermeyelim hiç bir şeye.

Antwerp’e dönecek olursak. Dar sokaklar yemesi içmesi, birası çikolatası bol. Buraya 3 saate yakın bir zaman ayırmanız kafi. Bu dar sokaklarda size bir yer tavsiye edeceğim. Fish a’gogo.  https://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g188636-d10263071-Reviews-Fish_a_gogo-Antwerp_Antwerp_Province.html
Fish a'gogo

Büfe vari bir mekan. Ayaküstü restaurant. Deniz ürünleri var bir sürü ve uygun fiyatları. Bir de yanında Triple D’Anvers içtiniz mi. Nefis. Çok tavsiye ederim. Öyle dış görünüşü iyi vs yer arayıp kendinizi aldatmayın. Salaş iyidir. Anlarsınız zaten dışarıdan da. Mekanın tabureleri boş kalmıyor. Brüksel’den Bruge’e geçerken Antwep üzerinden geçerek – ancak akşam saatlerinde Bruge’e varıyoruz. Bruge Antwerp arası da 1 sa. Kadar. Kısa.

Bruge’e gelirsek.
Fakat öncesinde başka bir tavsiye Antwerp’teki çikolatacılar Bruge’dekilerden daha iyi. Dönelim Bruge’e. Aslında herkes iki gün yeter dese de, deniz kıyısı ve çevre bölgelere de gitmekte fayda var. Bruge küçük fakat denemek isteyeceğiniz bir sürü iyi restoran var. Çok fazla Michelin ve Michelin’e aday vs.. Bunlar dışında ufak küçük restoran da bol. Dolayısıyla iki gün herkese yeterli gelmeyebilir. Konaklama için tabii ki de eskişehir’de bir yeri tercih etmenizi öneririm. Ama eskişehri saran, nehir kıyısının iç tarafında kalan yakın yerler hem trafikten uzak hem de bir miktar gürültüden uzak ayrıca park yeri bulmanız daha kolay bu bölgelerde. Hatırlatmakta fayda var pazar günleri hariç bu tarz Avrupa şehirlerinde arabanızı bıraktığınız her yer için belli bir para ödemeniz gerekiyor; bu parayı ödemediğiniz taktirde de yüksek bir meblağ ve bir ceza ile karşı karşıya kalıyorsunuz dolayısıyla buralara gitmeden önce okuyun derim.

BeerWall
Bruge’ün ana merkezini dar sokaklarda sürekli yürüyerek gezebilirsiniz. Bisiklet de bir alternatif ama yürümek daha makul. Kulağa çok turistik gelse bile, mutlaka yapmanız gereken aktivitelerden bir tanesi tekne gezisi. Çünkü nehirlerle dolu bir bölge olduğu için nehir tarafından görebileceğiniz görüntüleri maalesef yürüyerek çok göremiyorsunuz. Yaklaşık 1 saatlik tekne gezisi. Kaptan Bruge’ün tarihini on numara anlatıyor. Deneyin. Şehrin içinde 3-4 farklı yerden kalkıyor bu tekneler. Kime sorsanız gösterir. Haritan bakınca da görürsünüz zaten.  

Sadece şehir gezecekseniz bunun için iki gün gerçekten kafi ama çeşitli restoranlara gideyim farklı barları deneyeyim istiyorsanız bir miktar daha zamana ihtiyacınız olabilir. Bruge’ün en büyük özelliği milyonlarca biracı ve çikolatacısının olması. Ayrıca Bira ve peynir de lokaller arasında popüler. Biraları daha yüksek alkollü ve buğday tadı daha yoğun. Biz efesimizi tuborgumuzu çok sevsek de, bunlar da başka lezzetli. Ve dahası baya aromalı.
Konaklama açısından da çok geniş bir yelpaze mevcut. Yer gök otel. Küçücük alanda.  Nehrin çizdiği yuvarlak daire içinde kaldığınız müddetçe her yeri çok rahat yürüyorsunuz. Yine aynı şeyi tavsiye edeceğim. Booking.com’dan yapmayın rezervasyonu. Otele mail atın. Yer yok gözüken yerlerde yer bulabiliyorsunuz.
Restoran için çok seçenek mevcut-tek tavsiyem olacak-Carlito’s. Evet İtalyan. Bence güzel, sakin.. lezzetli. Ortaklarından bir tanesi de Türk ama Türkçe konuşamıyor pek. Şans eseri denk geldik. Zaten Türk olduğu da anlaşılmıyor. https://www.carlitos.be/en/

Rated bir yere girmek istiyorum derseniz Bruge’de iyi restoranların çoğuna yer ayırmanız gerekli. Ya bu restoranların websitesinden girip yapabilirsiniz. Ya da  thefork.be gibi websitelerinden. Yeri gelmişken, bir şehirde iyi restorana gitmek istiyorsanız bakacağınız yer kesinlikle tripadvisor olmasın. Sadece turistik bir yönlendirmeye maruz kalırsınız. The telegraph, condenast, the guardian gibi gazetelerin gezi bölümlerindeki tavsiyelere bakmanızı öneririm.,

İkinci tavsiyem Bruges Gin Club. http://www.brugseginclub.be/ Ara sokakta. Azıcık oturma yeri var. Ama güzel. Bira için değil, gin ve türevi kokteyler için. İçeride jazz çalıyor. Diğer tavsiyem yine nehir kıyısında, manzarası çok iyi olan bir yer. Bahçe tarafı tam nehir kıyısında. Başarılı. 2be Beer Wall. https://www.2-be.biz/en/home/

Bunların dışında Le Trappiste ve De Garre yine tavsiye ederim. De Garre yalnız biraz saklı kalıyor, çok dar bir sokakta, harita ile gidiyorsanız aklınızda olsun, o dar sokağın başındaki duvarda işaret var.
Öyle çok hareketli bir gece hayatı yok. Zaten tüm gün yürüdünüz. Güzel yemek, güzel içki vs’nin ardından sakinlemekte her yer. Fiyatlar konusuna gelince de biralar genellikle 4- 5€, kokteyl ise 8-9 € civarı şehirde. İstanbul'daki fiyatlardan farklı değil, Lüks yerleri saymıyorum elbette. Ve maalesef çok daha iyiler.   

Son olarak tavsiyem “Straffe Hendrik”...  Aşağıda Straffe Hendrik ile Zot karşılaştırması mevcut.
Bu konuda bana güvenebilirsiniz..

Straffe Hendrik v. Zot - Hangisi daha güzel?